Kanada’da Yaşamak İsteyenlerin Bilmesi Gerekenler
Valizim’deki ilk yazıma, 1 yıllık Kanada’da yaşama deneyimimi aktararak başlamak istiyorum. Daha çok, buraya gelmeden önce Kanada’da yaşam ile ilgili ne umuyordum ve ne buldum, bu konulara değineceğim 🙂 Baştan söyleyeyim bu yazının içeriğinde “Vize alma süreci” veya “Kanada’da göçmenlik” gibi başlıklar olmayacak ? Elimden geldiğince Kanada’da yaşam ile ilgili merak edilebilecek başlıklara değindim. Umarım okuyanlara bir faydam dokunur… Bu yazının devamı niteliğindeki diğer yazılarıma da şu sayfadan ulaşabilirsiniz.
Bir de ufak bir dipnot: Yazıda bolca İngilizce kelimeler geçiyor. Basement, renovate vb. Bu kelimeleri özellikle kullanıyorum ki, eğer sizin de Kanada’da yaşama gibi bir planınız varsa, bu kelimeleri kullanarak internette arama yaparsanız işiniz kolaylaşır diye düşündüm! Keyifli okumalar!
*Kanada’ya neden geldim?
Birçok arkadaşımın ve bunu okuyan benim yaş aralığımdaki birçok kişinin Türkiye’de iş bulma süreçlerinden yakındığını biliyorum. Staj ve tam zamanlı iş bulma süreçleri, iş bulduktan sonra işini sevmeye çalışmak ve iş arkadaşlarıyla iyi anlaşmaya çabalamak gibi birçok faktörün ne denli zor olduğunu deneyimledim. Kanada’ya gelmeden önce çalıştığım son iş, hem okuduğum bölümle alakalı değildi hem de çalışma saatlerinden memnun değildim. Haftada sadece bir gün iznim vardı ve günde ortalama 10 saat çalışıyordum ki; ay sonundaki günlerde 12, 13 hatta 14 saati bulabiliyordu! Ayrıca iş ortamından da hoşnut değildim. Yani kısacası mutsuzdum.
*Kanada gerçekten bahsedildiği kadar soğuk mu?
Aslında doğru bilinen yanlışlardan en büyüğü Kanada’nın bütün bölgelerinin çok soğuk olduğu. Açıkçası coğrafyamın iyi olduğunu düşünürdüm ama bir yandan da kendimi “Kanada çok soğukmuş yaa” klişesinin içinde bulmuştum.
Yanıma yazlık kıyafet almamıştım…
Hatta şöyle ki; Kanada’ya gelmeden önce “Toronto’da yazlar herhalde anca bahar gibidir. Yazlık hiçbir kıyafet almayayım” demiştim. Kanada’nın sıcak olabileceğine hiç ihtimal vermiyordum. Ta ki hayatımın en sıcak yazını Toronto’da yaşayana kadar! Abartmıyorum… Doğma büyüme İstanbulluyum. İstanbul nemli bir şehir evet yazları da hatrı sayılır değerlerde sıcak yaşanıyor, fakat Toronto’da mayıs sonundan itibaren, ağustos sonuna kadar sıcaktan uyuyamadım diyebilirim. Kısacası, Kanada olduğu gibi soğuk değil. Hava değerleri gideceğiniz eyalete ve şehre göre değişiyor.
*Kanada’da yaşam pahalı mı?
Dolar ve Euro’nun alıp başını Mars’a keşfe çıktığı bu dönemde, para birimi Dolar ve Euro olan hangi ülkeye gidersek gidelim her şey pahalı olacaktır ?. Kısacası şunu diyebilirim. Eğer Türkiye’den getirdiğiniz dövizle, Kanada’da yaşamayı düşünüyorsanız: Evet. Kanada’da yaşam pahalı.
Market alışverişlerinde aldığım ürünleri ödeme kuyruğunda hesaplarken yaptığım TL-Dolar kıyaslarımla, az kalsın Nobel Matematik Ödülü’ne aday olacaktım. Para kazanmaya başlayana kadar maalesef sürekli kafamda bu vardı. Nasıl olmasın?! Sonuçta 6-7 aylık yaşama gideri olarak hesaplayıp getirdiğim para, bir emeklinin 40 yıl çalışıp hak ettiği emeklilik ikramiyesine denk neredeyse. Yani Kanada’da yaşamaya gelirken çok büyük paralarla gelmiyorsanız eğer, Kanada’da iş bulup çalışıp para kazanana kadar, evet pahalı bir ülke.
*Kanada’da ev bulmak
Kanada’da yaşamak istememin sebeplerinden biri… Yemyeşil ve huzur dolu sokaklardaki sevimli evler.
Yukarıda ‘Kanada’ya neden geldim?‘ başlığında anlattığım gibi, Kanada’ya ilk önce erkek arkadaşım geldi, daha sonra ben. Bu nedenle, gelir gelmez ev bulma süreci yaşamadım. Sağ olsun her şeyi o halletti, ben hazıra kondum!
Erkek arkadaşım Toronto’ya ilk geldiğinde hemen herkes gibi ‘homestay’de kaldı. Yani aile yanında oda kiraladı. Fiyatı yüksek olduğu için, daha sonradan bir arkadaşıyla ayrı eve çıktılar. Bu süreci sadece bir cümleyle yazıyorum ama telefonda şahit olduğum kadarıyla onun için bi hayli sancılı bir dönemdi. Ben geldikten sonra Kanada’da barinma gibi en buyuk sorunu (!) benim yerime halletmisti bile.
Toronto’da ev bulmak gerçekten zor…
Neyse, lokasyondan dolayı kiram biraz yüksekti ve 7-8 ay sonra taşınmaya karar verdim. Toronto dışına çıkmadım ve Kanada’nın diğer şehirleriyle ilgili de ev bulma konusunda bir bilgim yok ama Toronto’da ev bulmak gerçekten zor. Kanada’daki kira fiyatlarından söz edersem durumun ciddiyetini daha iyi anlatabilirim…
Kanada’da yaşayabileceğiniz ev türlerinden, kiralardan ve taşınma-nakliye gibi çeşitli konulardan bahsettiğim yazıma mutlaka göz atın. Ayrıca bulduğumuz evden ve taşınma sürecinde yaşadığımız türlü sıkıntılardan da bahsediyorum.
*Kanada’da iş bulmak
Öncelikle Türkiye’de okuduğunuz okulun, bölümünüzün, mezuniyet derecenizin Kanada’daki şirketler açısından maalesef çok önemi yok. Çünkü yapmak istediğiniz iş için görüşeceğiniz şirketler evvela sizden “Kanada Tecrübesi” bekliyor. Bu tecrübeler de Kanada’da bir okuldan mezun olmanız, okuduğunuz süre içerisinde staj yapmanız ve hatta gönüllü işlerde çalışmış olmanız demektir. Yani Kanada’da yaşamış olmanız ve bu süre içerisinde kayda değer işlerle uğraşmış olmanız bekleniyor.
Bana soracak olursanız Türkiye’den kalkıp Kanada’da yaşamaya gelirken ilk birkaç sene için beklentilerinizi yüksek tutmayın. Lisansı Marmara Üniversitesi, Yüksek Lisansı da İstanbul Üniversitesi’nde okumuş biri olarak geldiğimde küçük çaplı şaşkınlıklar yaşadım. Ne okuduğum okullar ne de iş tecrübelerim kayda değer görülüyordu. Kafa olarak bu düşünceye yakındım Allah’tan! Her planın bir olumsuz planını da yaparım çoğu zaman. Bu yüzden bu süreci kendi içimde sindirebilmem çok zor olmadı.
B planınız olsun
Mesela Türkiye’de iyi okullarda okumuş, çalışmış ve iyi denilebilecek bir kariyer geçmişi, iyi bir İngilizcesi olan, geldiği gibi süper bir iş bulup mükemmel bir hayatı olacağını düşünen bi hayli insan tanıdım. Kafasındaki bu çerçeve içine sıkışıp, egosuna yenilip çalışmayarak 5-6 aylık parası da suyunu çekince bunalıma giren arkadaşlar gördüm. Bu sebeple hayalini kurduğunuz Kanada için olumsuz senaryolarınızı ve B planlarınızı kenarda tutun derim.
* Kanada’da Gıda Maliyetleri
Her konuda olduğu gibi gıda meselesinde de maliyetler kişiden kişiye, ihtiyaçlara göre değişir elbette. Ortalama kişi başı aylık gıda maliyeti 300$ civarı diyebilirim. Toptan gıda satış mağazaları ve A plus marketler arasında özellikle bazı ürünlerde inanılmaz uçurumlar oluyor. Bazı ürünlerde de piyasa değeri +-10 cent’lik farklarla satılıyor.
Editörün süpermarket seçimi: No Frills
Oturduğunuz yerin civarındaki marketlerin ürün broşürleri haftalık olarak postaya atılıyor. İndirimli ürünleri oradan takip etmek mümkün. Ben genelde ürün takibi yaparak alışverişlerimi yapıyorum. Özellikle manav alışverişleri için No Frills gibi uygun marketleri tercih ediyorum. Hem fiyat açısından, hem de ziyaretçisi bol olduğu için sirkülasyonu çok, ürünleri taze oluyor.
Eski oturduğum yerin tam karşısında Çinli mahalle manavımız vardı. Hem çok uygun hem de taptaze ve bol çeşitli ürünleri vardı. Çinli diye belirttim çünkü eğer gelirseniz göreceksiniz mahalle manav sektörü Çinli abilerimizin elinde. Şu an oturduğum yerde maalesef böyle bir olanağım yok ama dediğim gibi market ürünlerinin takibini yaparak maliyetleri düşürebilirsiniz. Kanada’da yaşam masraflarını kısmak için market takibi yapmak iyi bir yöntem.
-Kanada’da Türk ürünleri bulabiliyor muyuz?
Şimdi diyeceksiniz o marketlerde damak tadımıza uygun ne var? Baştan söyleyeyim ben geldiğimde çok yaptım, siz yapmayın. Gördüğünüz ürünleri Türk ürünlerine benzeterek almayın. Sonunda büyük bir hayal kırıklığına uğruyorsunuz çünkü. Hiç kıyas yapmadan yerseniz heyecanlı oluyor. Yeni tatlara açık olmak her zaman iyidir bana göre. Kanada’da yaşamaya başladığınıza göre, Kanada’nın kendine has ürünlerini de deneyimleyin.
Bir de burada gerçekten her ürünün inanılmaz bir çeşitliliği var. Her şey o kadar güzel pazarlanıyor ki, alıp alıp yiyesiniz geliyor. Bu sebeple İlk başta da –“Aaa bunu da deneyeyim, şunu da alayım!” diyerek birkaç ayda 5-6 kilo aldım. Sonra baktım olmuyor “Yeni tatlar denemek” kısmının da hevesini aldım. Sıra elbette memleketimin güzel ürünlerini aramaya geldi.
Türkiye’den getirdiğim peynirler tükenince…
Türkiye’den getirdiğim tulum peynirleri bitmeseydi belki yeni tatlar aramaya devam ederdim. Ama peynirlerin bitişi bir uyanış oldu adeta. Kanada’da yaşamak için peynir şart. Toronto’da çok çeşitte peynir var bu arada. Henüz Ezine bulamadım ama Tulum peynirine yakın bir peynir buldum. Yunanlar sağ olsun börek, peynir ihtiyacımızı karşılıyorlar.
Baklava ve dolma için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Baklavada dunya capinda 1 numarayiz ?, kimse kusura bakmasin. Bir süre Toronto’nun meşhur Türk marketinden alışveriş yaptık. Fakat bize çok uzaktı ve her zaman gitmek kolay olmuyordu. O zamanlar arabamız da yoktu. Kanada’da yaşamak istiyorsanız, şunu unutmayın. Yüzölçümü büyük ülke ve haritadan bakınca, semtler birbirine çok yakın gözüküyor ama gitmeye kalkınca git git bitmiyor. Velhasıl Arap marketlerini keşfettik.
Arap marketlerinde simit bile var
Arap marketlerinde aklınıza gelebilecek her şeyi bulmak mümkün. Salça, bisküviler, çikolatalar, SİMİT, turşu, kasap sucuğu, helal et ve kıyma vb. Hatta bayağı bayağı Ege kırma zeytin bile var yani her şeyimiz tamam. Bir de hem çok daha uygun hem de yakın. Türkiye’ye kıyasla TL’ye çevirseniz de Türkiye’yle hemen hemen aynı fiyatlara satın alabiliyorsunuz.
Ayrıca No Frills dediğim Kanada menşeili marketler zincirinde birkaç Türk markasına denk geldim. Bunda gitgide Türk nüfusunun artması büyük bir etken elbette. Eğer Türk ürünleri olmadan Kanada’da yaşayamam diyorsanız, endişelenmenize gerek yok…
Kanada’da Yaşamak Kolay Mı?
Kanada’da yaşamak ne kolay, ne de zor. Bu başlık altında birçok şey yazılabilir bayağı geniş bir konu aslında. Ama ben genel hatlarıyla anlatmaya çalışacağım. Bir nebze de olsa Kanada’da yaşamak ile ilgili gözünüzde daha net şeyler canlanabilir böylece.
Kanada’nın doğası güzel ama…
Kanada’yı araştırırken birçok görsel görmüşsünüzdür. İşte efendim Morain Lake, Alberta dağları, masmavi göller müthiş kamp alanları falan görürsünüz. Evet hepsi var. Forumları okuduğunuzda da “Kanada’da yaşayanlar kayak takımlarıyla işe gidiyormuş”? geyiklerine maruz kalırsınız. Ben de gelmeden önce okuduğum bir haberi dilime dolamıştım. “Otobüs duraklarında kitaplık varmış ehehe”. Ay… Böyle bir dünya yok daha doğrusu Kanada yok.
Kanada’da yaşam şartlarınızı turist olarak belirlerseniz – belli bir miktar parayla gelmiş olmanız lazım – o zaman zaten o müthiş doğal güzellikleri görmek için şartlarınızı siz belirlersiniz. Kamp alanında ayı saldırmazsa güzel zaman geçirmeniz olası. (Kuzey taraflarında ayı tabelaları var. Hatta ayı hapishaneleri bile var. Şaka değil?)
Yeni bir şehre taşınmak her zaman zordur
Şöyle düşünün Türkiye’de bir şehirden başka bir şehre göç ettiniz. İş de ayarlamadınız, tek yaşayacaksınız, aileniz de o şehirde kaldı, arkadaşlarınız da. Ne gibi zorluklar çekersiniz? İlk başta şehri tanımanız lazım. Yolları, toplu taşıma araçlarını. Sonra insanlarını, yöresel yemeklerini tanırsınız. Yeni arkadaş çevresi edinmeye başlarsınız. İş aramak için de her yerde olacağı gibi benzer zorlukları yaşarsınız. Kanada’da yaşamaya başlarken de aynı zorlukları ve keyifleri yaşarsınız. E tabi kendi ülkenizdeki gibi olmaz ama en azından adaptasyon süreci benzerlikler gösterebilir. Bu yüzden eğer bir zorluk çekiliyorsa, oranın ‘yeni’si olmaktan kaynaklandığındandır bana göre.
Kanada’da yaşayanların en çok önem verdiği mesele: Saygı
Genel hatlarıyla düşünürsek Kanada’da yaşayan halklar birbiriyle senkron bir şekilde yaşıyor diyebilirim. Toplumsal bir saygı var. Hatta bu çeşitliliği herkes seviyor çünkü tek bir ülkeyi gezdiğinizde o ülkenin kültürüyle alakalı bilgi sahibi olabilirsiniz. Ama Kanada’da özellikle Toronto’da birçok topluluğu tanıma fırsatınız oluyor, yemekleri, insanları, giyim tarzları vb. Beni en çok heyecanlandıran özelliklerinden biri de budur.
Mesela akıcı bir İngilizceye sahip olmak zorunda değil herkes, ama birbirini saygıyla anlamaya çalışmak zorunda. Toplu taşıma araçlarında birbirine yanlışlıkla temas etmek, özür dilemekle sonuçlanıyor. Kanada’da yaşamaya “Sorry” ile başlıyorsunuz. “I’m sorry” hayata adapte olmada en büyük kilit cümledir.
Bu saygı ve hoşgörü iç içe yaşamayı en çok kolaylaştıran şey. Herkes bu renkleri seviyor. Ya da sevmek zorunda… Kibarlik olsun diye de olsa, yasal mecburiyetlerden de olsa saygili olmaya calismayi gonulden destekliyorum. Boyle boyle insanoglunun icine islenecek birgun. Kanada’da ırkçılık yapmanın bedeli çok ağırdır. Büyük insanlık suçu. Siz insanları severseniz dünyanın neresine giderseniz gidin bence yaşamak kolay. Sevgiden geçiyor her şey. Birbirinizi sevin!