İşte Türkiye’de gelecek vaat eden sektörler
Ülkede 15 sektörün, gelecek 10 yılın Türkiye’sine damgasını vuracağı bildirildi.
Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü Prof. Dr.
Muammer Kaya, gelecek 10 yılda Türkiye’de önemli yere sahip olacak 15 sektör
arasında 130 milyar dolarlık yatırım yapılması gereken enerji sektörünün başı
çektiğini söyledi.
Perakende, lojistik, çevre ve yeniden dönüşüm sektörlerinin yeni alanlar olarak
ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Kaya, şöyle konuştu:
“Enerji sektörü hem dünyada hem de Türkiye’de katlanarak büyüyecek. Global
ekonomide önümüzdeki 10 yılda yıllık yüzde 3-4 civarında bir büyüme olacağı
varsayımına göre, enerji sektörü hem ülkemizde hem de dünyada büyüme ve refahı
belirleyecek temel parametre olacaktır. Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılına
damgasını vuracak sektörler enerji, otomotiv, tekstil,
telekomünikasyon-iletişim, bilişim sistemleri ve teknoloji, savunma ve hava
teknolojileri, eğitim, perakende, elektronik, çevre ve geri dönüşüm, güvenlik,
danışmanlıktır. Bunlar Türkiye’de en çok yatırım ve istihdamın gerçekleşeceği
sektörlerdir.”
“EKONOMİK KALKINMADA SIKIŞILAN NOKTALAR SAPTANDI”
Prof. Dr. Kaya, bu sektörler belirlenirken 2000’li yılların başından itibaren
performansı yüksek, sürdürülebilir sektörlerin dikkate alındığını ifade ederek,
“Belirlemede, ülkemizin, küreselleşen dünyada, Avrupa Birliği ve dünya ile
entegrasyonu göz önüne alınarak, ekonomik kalkınmada sıkışılan noktalar
saptandı” dedi.
Bu sıkıntıların aşılmasında dünyanın neler yaptığı ve hangi yollardan geçtiğinin
de izlendiğini anlatan Prof. Dr. Kaya, “Ayrıca ülkemizde işsizlik, özellikle
üniversite mezunu işsizler göz önüne alınarak yoğun istihdam üretebilecek
sektörler incelenmiştir” diye konuştu.
Prof. Dr. Kaya, “ortaya çıkan 15 sektör arasında çevre ve geri dönüşüm
sektörünün bugüne kadar hiç gündeme gelmediğini, geleceği çok parlak bir alan
olduğunu” bildirerek, şöyle devam etti:
“Türkiye’de denetlemeye dayalı sektörlerin henüz yeterince gelişmemesinin
nedenleri, ihtiyaç duyulmadığı için yasal zemin oluşmaması ve çevre kültürü ve
bilincinin istenilen düzeyde oluşmamasıdır. Yeni gelişen sektörler çerçevesinde
üniversite tercihi yapılırken istihdam alanına göre tercih yapılmalı, ailenin
veya dar sosyal çevrelerin klişelerine uyulmamalıdır. Üniversite öğrencilerinin,
seçtiği sektörde hangi dilleri bilmesi gerektiği ve hangi ülkeleri yakından
takip etmesi gerektiğini araştırıp kendini yetiştirme sürecine girerse çok
başarılı olacaktır.”
Prof. Dr. Muammer Kaya, gelecek vaat eden 15 sektörü ve özelliklerini şöyle
sıraladı:
GELECEK VAAT EDEN SEKTÖRLER
– BİLİŞİM SİSTEMLERİ VE TEKNOLOJİ SEKTÖRÜ: Türkiye’nin
bundan sonraki bütün konsantrasyonu teknoloji, inovasyon ve yenilikçilik
üzerinde olacak. Çünkü, Ar-Ge ile başlayan süreçte, teknoloji gelişiyor, bu
kalite ve verimlilik artışı olarak artan üretime yansıyor. Bu alanda
nanoteknoloji, genetik ya da biyoteknoloji, yeni nesil nükleer yakıtlar ve
teknolojileri; hidrojen ve yakıt pili teknolojileri ile süper-iletkenlerin
üretimi öne çıkacak.
– EĞİTİM: Teknik eğitimden tarımdan göçenlerin
dönüştürülmesine kadar her alanda değişen ekonomi ve değişen rekabet, buna
uygun üretim, Ar-Ge ve nitelikli insan gücü gerektiriyor. Sektörler ya kendi
elemanlarını yetiştirecek ya da bu işi başkalarına yaptıracaklar, yani standartlarını
koyup, siparişini verip satın alacak. Bu alanda mesleğe dönük eğitimin
derinleşmesi bekleniyor. Hayat boyu sürekli eğitim (çalışmayanlar için),
mesleki eğitim (ara elemanlar için) ve meslek içi eğitim (çalışanların
gelişmesi için), uzaktan eğitim (zaman ve mekandan bağımsız) önem kazanacaktır.
– ENERJİ ve DOĞAL KAYNAKLAR: Enerji sektörü hem
dünyada hem de Türkiye’de katlanarak büyüyecek. Ülkemizde enerji tüketimi dünya
ortalamasının iki katından fazla büyüyeceği tahmin edilmektedir. Global
ekonomide önümüzdeki 10 yılda yıllık yüzde 3-4 civarında bir büyüme olacağı
varsayımına göre, enerji sektörü büyüme ve refahı belirleyecek temel parametre
olacak. Hesaplamalara göre, Türkiye’nin enerji sektöründeki açığını kapatması
için tam 130 milyar dolarlık yatırım yapması gerekiyor. Bu, aynı zamanda büyük
bir istihdam sahası anlamına da geliyor. Yerli madenler ve doğal kaynakların
önemi anlaşılacak, özellikle enerji-hammadde-ürün üretiminde temiz,
yenilenebilir yerli doğal kaynaklar geliştirilerek değerlendirilecektir. İthale
dayalı fosil yakıtların önemi kısmen azalacak.
– OTOMOTİV: Son yılların Türkiye’de en rekabetçi ve
en hızla yükselen sektörü olarak kabul ediliyor. İhracat 2006 yılına göre
2007’de yüzde 33,8 artarken, ithalattaki artış ise yüzde 8,7 düzeyinde kaldı.
Yani Türkiye otomotivde dış ticaret fazlası vermiş oldu. Türkiye otomotiv
sektöründe yakaladığı bu ivmeyi sürdürmek zorunda olduğundan, yatırımlara ve
istihdama uzun vadede devam edecek. Ekonomik krizler nedeniyle kısa süreli
duraksamalar olsa da uzun vadede bu sektör ülkemiz için lokomotif sektörlerden
biri olmaya devam edecektir.
– TEKSTİL: Dünya pazarının yaklaşık üçte ikisini
Çin’in ele geçirmesi, Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim sektörlerinde ihracat
hacmini fiziksel olarak azaltmış bulunuyor. Ancak, kalite, hız, dar alandaki
özel taleplere cevap verebilme, esneklik, AB piyasalarına olan yakınlık gibi
üstünlükleri sayesinde Türkiye, bu sektörde küresel aktör olma konumunu halen
muhafaza ediyor. Ülkemizde tekstil sektörü döviz kurlarından
kısa vadeli sorunlar yaşasa da uzun vadede büyük firmalar biraz sarsılsa da
ayakta kalabilecek, fakat küçük firmalar sıkıntı çekebilecek.
– TELEKOMÜNİKASYON: Sektör, 15 yıl içinde yeni oyuncularla
ciddi bir büyüme içine girecek. Büyük şirketler olduğu gibi, taşeron firmalar
da gelişecek. Telekom sektöründe bugüne kadar ön planda olan daha çok GSM
firmalarıydı ama önümüzdeki 15 yılda sektör daha farklı bir tablo çizecek.
Alternatif telekom operatörleri büyük atılım içine girecek. Telekominikasyon
alanında ülkemizdeki yabancı firmalar Türk çalışanlarını daha fazla oranda yurt
dışındaki iş yerlerine çalışmaya gönderecek.
– SAVUNMA ve HAVACILIK TEKNOLOJİLERİ: Savunma
sektörünün dünyadaki yıllık bütünlüğü 1,3 trilyon dolar. Bunun
yarısını tek başına ABD karşılıyor. Türkiye’nin Aselsan, Roketsan, Havelsan, Kale Savunma Sanayi gibi bazı
şirketleri bu piyasadan pay almaya başladılar. Son yıllardaki atılım sayesinde
Türkiye, silah sanayi ihtiyaçlarını yüzde 45 oranında içeriden tedarik ediyor.
Uçak, helikopter ve havacılık sanayine parça üreten TEI, TAİ, Alp Havacılık
gibi firmaların gelecekte önemli görevler yapacağı tahmin edilmekte.
– PERAKENDECİLİK: Sektördeki hareketlilik yeni
açılacak alışveriş merkezleri ile daha büyük bir boyut kazanacak. Sektörde
büyük oyuncuların yanı sıra küçük oyuncular da harekete geçecek. Perakende
sektöründe yetişmiş insan sayısı çok az olduğu için ciddi transferler olacak,
eğitim veren şirketlere ihtiyaç duyulacak. Bazı illerde gereğinden fazla açılan
alışveriş merkezlerinde sıkıntılar yaşanacak da olsa gelecekleri oldukça parlak
gözüküyor. Alışveriş merkezlerinde daha iyi yaşam alanları yaratanlar,
promosyon yapanlar, topluma daha fazla çekici faaliyetlerde bulunan alışveriş
merkezleri başarılı olacaklar. Gıda ürünleri mobilya, ev-bahçe, aydınlatma,
banyo ve mutfak eşyaları sunan yapı marketler daha önem kazanacak.
– ELEKTRONİK: Elektronik sektörü perakendecilikte
büyük bir yol alacak. Mağazacılık yapan firma sayısı gittikçe artacak, yurt
dışı elektronik devlerinin Türkiye’ye olan ilgisi sürecek ve yatırımlar
yapacaklar. Diğer bir dalga ise sektördeki birleşmeler ve evlilikler olacak.
– TAŞIMACILIK VE LOJİSTİK: Hem hava yolu
taşımacılığı hem de lojistik alanında büyük bir patlama yaşanıyor. Bunu
ülkemizde piyasa uyumlu reformların ve vergisel teşviklerin tetiklediği
görülüyor. 17 milyar dolar civarında bir büyüklüğe sahip olan sektörün ilk
dinlenme yeri 40 milyar doları bulacak. Bu arada parlayan yıldız ise
depoculuk-antrepoculuk olacak. Yabancı ve yerli firmalar evlenecek. Kara yolu
yolcu taşımacılığı pazar payının yaklaşık yüzde 10’luk kesimini hava, demir ve
deniz taşımacılığına kaptıracak.
– SAĞLIK: Büyüklüğü 25 milyar doları aşan sektörde
hedef 10 yıl için 50 milyar dolar olarak gösteriliyor. Artan kişi başı gelir ve
sağlık bilinci nedeniyle kişi başına düşen doktor, kişi başına sağlık ve ilaç
harcamaları artacak. Yeni özel hastaneler, tesisler ve klinikler açılacak.
Sağlık sektöründe mesleğin haricinde eğitimler gündeme gelecek. Özellikle tıbbi
kongre turizmi Türkiye’nin önümüzdeki yıllardaki gündemi olmaya devam edecek.
– ÇEVRE VE YENİDEN DÖNÜŞÜM: Sanayileşmenin yol
açtığı tahribatı yok etmek veya bunlara kısmen mahal vermemek için alınacak
tedbirler dev sektörlerin doğmasına sebep olacak. Türkiye’nin AB çevre
standartlarına geçmesi ve Kyoto Protokolü’nün gereklerini yerine getirmek için
yaklaşık 140 milyar dolar gerektiği anlaşılıyor. Bu, gelecekteki yeni iş
hacmine işaret ediyor. Türkiye’de bundan sonra çevre dostu üretim, madencilik,
geri dönüşüm sektörleri önem kazanacak. Yarınların başladığı yerin geri dönüşüm
sektörü olduğu anlaşılacak. Hurdaların atık olmadığı, geri dönüşümünde nihai
yok etme olmadığı bilinci yerleşecek.
ABD’de 2006 yılında geri dönüşüm sektörünün büyüklüğü 65 milyar doları aştı.
Özellikle elektronik atık, hurda araçlar, demir-çelik, kağıt, lastik geri
dönüşümü önem kazanacak. Kurumsal olarak çevre standartları alma ve uygulama
konularında uzmanlara ihtiyaç artacak.
– GÜVENLİK: Güvenliğin her alanı terör, hacker gibi
birçok tehdide bağlı olarak katlanarak büyüyecek. Bilgi güvenliği, müşteri
güvenliği, altyapı ve kimlik güvenliği, işletme, sokak, bina, kişi güvenliği
hızla gelişecek. Güvenlik hizmetlerindeki tüm pozisyonlarda yetişmiş insana
ihtiyaç duyulacak. Özel güvenlik kurumları sayısı artacak. Güvenlik
görevlilerinin eğitimi önem kazanacaktır. Ev ve iş yeri elektronik güvenlik
ekipmanları satış ve montaj sektörü büyüyecek.
– DANIŞMANLIK: İmalat sanayinin gelişimi sonucunda
ortaya çıkan refah artışı ve yüksek gelir seviyesi hizmet sektörünün önemini
artırıyor. Hizmet sektörünün bir kolunu oluşturan danışmanlık, kişisel ve
kurumsal alanlarda hızlı bir büyüme gösterecek. Teknik, hukuksal, mali
danışmanlık daha da önem kazanacak. Medya takibi, webometrik değerlendirme,
kalite, e-devlet, sertifikasyon hizmetlerinde danışmanlığın önemi artacak.
– TARIM: Dünya nüfusu ile gıda kaynakları
arasındaki makas her geçen yıl artıyor. Bu da gıda arzı güvenliğini tehlikeye
sokmaktadır. Küresel ısınma, su kıtlığı, tarıma dayalı alanların azalması gibi
unsurlar Türkiye’nin bu alanda yıldızını parlatıyor. Verilmekte olan teşvikler
ve yapılan yasal düzenlemelerin de katkısıyla ölçekler büyüyecek, bilinçli
tarım pratiklerine yer verilecek. Özellikle organik tarım, damlama sulama,
topraksız tarım, suda tarım önem kazanacak.